Arkadaşlar, gerçek ya da simülasyon, bir alanda bulunuyoruz ve bu alanda hepimiz çok farklı şey deneyimliyoruz, travmalar atlatıyoruz, ağlıyoruz ve gülüyoruz. Diğer temel ihtiyaçlarımızı da saymaya başlamadan konuya geçmek istiyorum. Evren uzay nedir? Yaşadığımız bu gezegen, uzayda, daha doğrusu bir alanda bulunuyor, ve bu alan nasıl oluştu, neden oluştu, nasıl bitecek gibi sorular insanlık tarihi boyunca soruldu. Bunlara ek olarak uzaylılar var mı veya dünya dışında yaşam var mı gibi sorular da evren teorilere giriyor çünkü gerçekten varlarsa onlar da bu uzayın bir parçası, dışlamayalım. Kısaca bu yazımda sizlere evrenin oluşumu ile ilgili teorilerden, güneş sisteminden yıldızlara, galaksilerden evrenin en derinlikleri hakkında ortaya atılmış her şeyden kısaca bahsedeceğim. Not: Hepsine ayrıntılı bir şekilde girmeyeceğim çünkü hepsi ayrı bir yazı hak ediyor. Tamam, çok uzun bir giriş oldu, hadi başlayalım!
Hızlı Uzay Teorileri Listesi
Galaksi gezgini olarak size evrenimiz hakkında ortaya atılmış düşünceleri açıklamadan önce çerezlik bir geçmişten günümüze evren teorileri tablosu çıkartmak istedim:
Teorinin İsmi | Kim/ler Ortaya Attı | Yıl |
---|---|---|
Bilincin Sürekliliği Teorisi | John Locke | 1650'ler |
Işık Hızı Teorisi | Ole Roemer | 1676 |
Yer Çekimi Teorisi | Isaac Newton | 1687 |
Atom Teorisi | John Dalton | 1803 |
Düz Dünya Teorisi | Samuel Rowbotham | 1849 |
Bengi Dönüşü | Friedrich Nietzsche | 1870'ler |
Boltzmann Beyni | Ludwig Boltzmann | 1870'ler |
Genel Görelilik Teorisi | Albert Einstein | 1907-1915 |
Big Bang Teorisi | Joel Scherk ve John Schwarz | 1927 |
Solucan Deliği Teorisi | Albert Einstein ve Nathan Rosen | 1935 |
Fermi Paradoksu | Enrico Fermi | 1950 |
Paralel Evren Teorisi | Hugh Everett III | 1957 |
Çoklu Evren Teorisi | Hugh Everett III | 1957 |
Beyaz Delik Teorisi | John Archibald Wheeler | 1960'lar |
Vakum Faciası | Yakov Zel'dovich | 1968 |
Sicim Teorisi | Joel Scherk ve John Schwarz | 1974 |
Kuantum Ölümsüzlüğü | Hugh Everett III | 1980'ler |
Sahte Vakum Çürümesi | Michael Turner ve Frank Wilczek | 1982 |
Büyük Filtre Teorisi | Robin Hanson | 1996 |
Büyük Sessizlik Teorisi | Robin Hanson | 1996 |
Işınlanma Teorisi | Anton Zeilinger | 1997 |
Simülasyon Teorisi | Nick Bostrom | 2003 |
Karanlık Orman Hipotezi | Liu Cixin | 2008 |
Roko'nun Basiliksi | LessWrong Topluluğu | 2010 |
Bu tablodaki bazı teoriler yüksek doğruluk paylarından dolayı günümüzde kabul görmüş düşünceler olmakla birlikte pek çoğu hala birer soru işareti olarak aramızdalar. Başlamadan önce size şunu söylemek istiyorum, bu yazıda yukarıda gördüğünüz evren teorileri uzun uzun anlatmaktan ziyade hepsini kısa kısa açıklayacağım. Yani efendime söyleyeyim, "Hugh Everett abimizin aklına bu teori geldiği sırada bıçaklı karısından kaçıyordu.", "Einstein, ziyaret ettiği sergide duvara yapıştırılmış muzu görünce aklında kozmos canlandı." gibi derinlere dalmayacağım.
İçindekiler
Bilmeniz Gereken Bütün Evren Teorileri
Bilincin Sürekliliği Teorisi
Bu teorinin ana sorusu, gidip geri gelen bilinç aynı mıdır yoksa farklı mıdır? Beyin, bilinci oluşturur. Bilincin sürekliliği de buradan geliyor. Bayıldığımızda veya uyuduğumuzda bilincimiz devre dışıdır ve uyandığımızda geri gelir. Dünden kalan hatıralar ve diğer anılar yeniden var olmuş bilince aktarılır. Peki bu bilinç gidip gelen aynı bilinç midir yoksa farklı bir modeli mi olur?
Konudan bağımsız, uyurken bilincimizi tamamen kaybetmiyoruz. 2016'da yapılan bir araştırmaya göre uyurken bile bilincimiz tamamen devre dışı kalmıyor.
Işık Hızı Teorisi
Günümüzde ışık hızı tam olarak ölçülmüş olsa da eskiden ışığın sonsuz hızı olduğu veya herhangi bir hızının olmadığına inanılıyordu. Danimarkalı astronom Ole Roemer, 1676'da Jüpiter'in uydusu Io'nun tutulma zamanlamalarını gözlemleyerek ışığın hızını ilk defa ölçen kişi olarak tarihe geçti. Işık hızı günümüzde teorik olmaktan çıksa da astronomi dünyasına çok büyük katkı sağladığı için bu "teoriyi" es geçmek hata olurdu.
Işık hızı detaylarını merak edenler buraya: Işık Hızı Nedir?
Yer Çekimi Teorisi
Isaac Newton, 1687'de yer çekimini matematiksel olarak kağıda dökmeden önce kuvvet teoride kalıyordu. Çeşitli deneyler ve gözlemler sonucunda Newton'un buluşu doğru çıktığı için yer çekimi de artık teoride kalmayan, evrenimizin gerçeklerinden biri.
Yer çekiminin detaylarını merak edenler buraya: Kütle Çekim Kuvveti Nedir?
Atom Teorisi
Ünlü kimyager ve fizikçi John Dalton, 1803'te atom teorisini ortaya atarken evrendeki her şeyin atomlar ve onların özelliklerine göre oluştuğunu belirtmiştir. Kısaca bahsetmek gerekirse Dalton şunları savunmuştur:
Tüm maddeler bölünemez ve yok edilemez olan atomlardan oluşur.
Belirli bir elementin tüm atomları kütle ve özellik bakımından aynıdır.
Bileşikler, iki veya daha fazla farklı atom türünün kombinasyonlarıdır.
Bir kimyasal reaksiyon atomların yeniden düzenlenmesidir.
Dalton'un sayesinde evrene (maddeye) bakışımıza yeni bir kapı aralandı. Ve, ispatlanmış bir gerçek olduğu için atom teorisi bir teori değil, evrenimizdeki diğer gerçeklerden biri.
Düz Dünya Teorisi
Parallax olarak da bilinen Samuel Birley Rowbotham, anarşik bir tavırla özellikle "Zetetik Astronomi: Dünya Bir Küre Değil" adlı kitabında dünyanın düz olduğu teorisini ortaya atmıştır. Rowbotham'a göre Dünya düz bir disktir. Aynı zamanda Kuzey Kutbunun bir duvar gibi bu diski çevrelediğine ve Güneş, Ay, gezegenler ve yıldızların Dünya'dan sadece birkaç bin km ötede olduğunu savunmuştur. Rowbotham'cım, günümüzde yaşasaydın seni "Flat Earth Society"nin başında görmek isterdim.
Bengi Dönüşü
Bengi dönüşü ya da sonsuz döngü, zaman sonsuz bir döngü içinde kendini tekrar eder ve her şeyin hem zaman hem de mekan boyunca kendini sonsuza dek tekrar etmesidir. Tekrar eden olaylar her zaman aynıdır ve hiçbir zaman değişmez. Nietzsche'nin ortaya attığı bu teori biraz fazla felsefik ama bütün evreni kapsadığı için es geçmek istemedim.
Boltzmann Beyni
Boşlukta süzülen ve gerçekliği hayal eden bir beyin düşünün, bunun adı Boltzmann beyni! Descartes ne demiş? "Cogito ergo sum" yani "Düşünüyorum, öyleyse varım". En azından elimizde sonsuz boşlukta süzülen bir beynin varlığına destek veren bir cümle var!
Genel Görelilik Teorisi
Genel görelilik, Einstein'ın geliştirdiği bir teoridir ve uzay-zamanın kütlenin ve enerjinin varlığına nasıl tepki verdiğini açıklar. Kütle ve enerji, uzay-zaman dokusunu eğip bükerek çekim oluşturur. Bu teori, gök cisimlerinin hareketini ve evrenin genel yapısını açıklamak için temel bir çerçeve sunar. Genel görelilik, zamanın ve uzayın göreceli doğasını anlamamıza yardımcı olarak, kara deliklerden kozmik genişlemeye kadar birçok fenomeni açıklar.
Solucan Deliği Teorisi
Solucan deliği teorisi, genel görelilik kuramına dayanan ve uzay-zamanda kısaltmalar oluşturarak farklı noktalar arasında yolculuğu mümkün kılan bir teoridir. Bu teoriye göre, bir solucan deliği adı verilen türden bir tünel, uzay-zamanda iki ayrı noktayı birleştirir. Bu sayede, uzay-zamanı kısaltarak büyük mesafeler kat edilebilir ve zamanda yolculuk yapılabilir.
Solucan deliklerinin detaylarını merak edenler buraya: Solucan Deliği Nedir?
Fermi Paradoksu
Fermi Paradoksu ilk olarak Enrico Fermi, Edward Teller, Emil Konopinski ve Herbert York tarafından 1950 yılında Los Alamos'ta yapılan bir konuşma sırasında gündeme geldi. Paradoks, uçan daireler ve ışıktan daha hızlı yıldızlararası seyahat olasılığı hakkındaki bir tartışmadan ortaya çıktı. Fermi, Dünya benzeri gezegenlerin çokluğu ve Samanyolu Galaksisi'nin uzun tarihine değinerek dünyaca ünlü "Herkes nerede?" sorusunu sordu. Dünya'nın, dünya dışı uygarlıklar tarafından birçok kez ziyaret edilmiş olması gerektiğini savundu.
Big Bang Teorisi (Büyük Patlama Teorisi)
Büyük Patlama, evrenin başlangıcını açıklayan ve evrenin genişlemesiyle ilgili bir kozmoloji teorisidir. Teori, evrenin bir zamanlar son derece yoğun ve sıcak bir noktada başladığını ve ardından sürekli olarak genişlediğini öne sürer. Büyük Patlamanın ardından evren; madde, enerji, uzay ve zamanın oluşumuyla sonuçlanır. Bu teori, evrenin bugünkü yapılanmasını ve gözlemlenen kozmik mikrodalga arka plan ışınımı gibi fenomenleri açıklamak için temel bir çerçeve sunar.
Sicim Teorisi
Sicim teorisi, temel parçacıkların ve kuvvetlerin evrenin en küçük yapı taşları olan sicimlerden oluştuğunu öne süren bir teoridir. Buna göre, evrende bulunan tüm temel parçacıklar, atom altı parçacıklar ve kuvvet taşıyıcıları, farklı titreşim modlarında titreşen ve farklı şekillerde sarmaşık olan bu sicimlerin çeşitli modlarından kaynaklanır. Sicim teorisi, genel görelilik ve kuantum mekaniği arasındaki uyumsuzlukları gidermeyi amaçlar. Ancak, henüz deneysel olarak kanıtlanmamış ve birçok açıklanması gereken nokta bulunur.
Beyaz Delik Teorisi
Beyaz delik teorisi, kara deliklerin tam zıttı olarak düşünülen varsayımsal bir astrofiziksel nesnedir. Bu teoriye göre, beyaz delikler kara deliklerin tam tersine, içlerine maddenin düşmesine izin vermezler ve sürekli olarak madde ve enerjiyi dışarı atarlar. Ancak, beyaz deliklerin varlığı henüz gözlemlenmemiştir ve büyük ihtimalle bizim evrenimizde hiçbir zaman da gözlemlenemeyecekler. Neden mi? Bu sorunun cevabı aşağıda.
Beyaz deliklerin detaylarını merak edenler buraya: Beyaz Delik Nedir?
Paralel Evren Teorisi
Paralel evren teorisi, bizim evrenimize paralel çoklu evrenlerin varlığını öne sürmektedir. Bu evrenler farklı sonuçlara, fizik yasalarına ve hatta türlerin evriminde farklılıklara sahip olabilir.
Çoklu Evren Teorisi
Çoklu evren veya "multiverse" teorisi, evrenin tek bir evren yerine birden fazla evrenden oluştuğunu öne sürer. Çoklu evren teorileri genellikle üç ana kategoriye ayrılır:
İnflasyon Modeli: Evrenimiz sonsuz bir alan içindeki bir baloncuk gibi, diğer baloncuklarla dolu bir çoklu evrenin sadece bir parçasıdır. Bu baloncuklar, kendi fiziksel yasaları ve başlangıç koşullarıyla birbirlerinden ayrıdır.
Dallanma Evreni: Kuantum mekaniğinin dalga fonksiyonu çökmesiyle her olasılık gerçekleşir ve bu da sonsuz sayıda evren yaratır. Her olası durum bir evreni temsil eder.
Paralel Evrenler: Evrenimiz gibi başka evrenler de mevcuttur ve bunlar bizimle aynı veya farklı fiziksel yasalara sahiptir.
Karanlık Orman Hipotezi
Karanlık Orman Hipotezi, Liu Cixin'in "Üç Cisim Problemi" adlı bilim kurgu romanında ortaya attığı bir kavramdır. Bu hipoteze göre, evrende bulunan uygarlıklar birbirlerine karşı sessiz kalır, çünkü evrende herhangi bir uygarlığın niyetlerini veya teknolojik seviyesini bilmenin mümkün olmadığı bir durum söz konusudur.
Hipoteze göre, evrende bulunan herhangi bir uygarlık, diğer uygarlıkların varlığını belirlemek ve iletişim kurmak için kullanılabilecek sinyalleri göndermek yerine sessiz kalmayı tercih eder. Çünkü bir uygarlığın niyeti diğer uygarlıklar tarafından belirlenebilir.
Vakum Faciası
"Vakum felaketi" veya "vakum çöküşü", evrenin aniden bir vakum durumuna geçmesi veya bir parçacığın varlığını sürdürebileceği bir alandan aniden kaybolması durumunu tanımlar. Vakum felaketi kavramı, bir parçacığın, enerji dalgası olarak bir kuantum alanında bulunduğunu varsayar. Eğer bu parçacık belirli bir enerji eşiğinin altına düşerse, kuantum alanında bir "vakum durumu" oluşabilir. Bu vakum durumu, parçacığın yok olması veya dönüşmesi anlamına gelir. Bu durumun gerçekleşmesi, kuantum alanının enerji dengesinin değişmesine ve yeni bir duruma geçmesine neden olabilir.
Büyük Filtre Teorisi
Büyük Filtre, uygarlıkların evriminde veya yayılmasında karşılaşabilecekleri önemli bir engel veya engellerdir. Bu engeller, yaşamın başlangıcından gelişmiş uygarlıkların oluşumuna kadar herhangi bir aşamada ortaya çıkabilir.
Büyük Filtrenin ne olduğu veya nerede bulunduğu kesin olarak bilinmez. Olası Büyük Filtreler arasında şunlar olabilir:
Hayatın başlangıcı
Zekanın evrimi
Gelişmiş teknolojinin zorluğu
Uygarlıkların yok olması
Bu kavram, Fermi Paradoksuna cevap vermeyi amaçlar.
Büyük Sessizlik Teorisi
Büyük Sessizlik teorisi, evrende gelişmiş uygarlıkların varlığına dair herhangi bir belirti veya kanıt bulunmamasını açıklamaya çalışır. Evrende gelişmiş uygarlıkların sessiz kalmayı tercih etmesi veya bize ulaşamayacak kadar ilerlemiş teknolojiye sahip olmaları gibi çeşitli nedenlerle evrende hiçbir şekilde algılanmamış olabileceklerini öne sürer.
Bu kavram, Fermi Paradoksunu açıklamaya çalışan bir diğer önemli teori.
Simülasyon Teorisi
Nick Bostrom, simülasyon teorisini 2003'te "Bir bilgisayar simülasyonunda mı yaşıyorsun?" makalesi ile yayımladı. Nick'e göre yeterince ayrıntılı bir zihin yaratılabilirse, tıpkı insanlar gibi düşünebilen ve hareket eden bir topluluk oluşturulabilir. Şimdi yeterince gelişmiş bir teknoloji düşünün, onları fiziksel olmayan ve tamamen kendi akıllarında kurdukları bir dünyada yaşatmak ne kadar zor olabilir?
Simülasyon teorisinin devamı da var: katmanlaşmış dünyalar. Yani yeterli teknolojiye ulaşmış topluluk kendi "dünyasında" bir başka dijital dünya oluşturup orada sözde bilinci olan varlıklar yaratabilir. İşin sonunda, gerçek dünya hangisi bilinmez çünkü çok fazla simülasyon katmanı mevcut olabilir.
Işınlanma Teorisi
Işınlanma, en çok filmlerde ve oyunlarda karşımıza çıkan bir fenomen. Işınlanma kısaca bir maddeyi enerjiye dönüştürmek ve o enerjiyi yeniden maddeye dönüştürmektir. Einstein'a teşekkür, E=mc² formülü burada da iş yapıyor: Maddenin enerjiye dönüşümü.
Günümüzde ışınlanma için çalışmalar yapılsa da beraberinde müthiş olasılıklar geliyor:
Işınlandıktan önceki ben ile sonraki ben aynı kişi mi olacak?
Işınlandıktan sonra vücudumun eksiği veya fazlalığı olacak mı?
Doğru yere ışınlanabilecek miyim?
Roko’nun Basiliksi
Gelecekte insanoğlunun çok güçlü bir yapay zeka yaratacağı ve her şeyi ele geçireceğini savunan teoridir. Ancak bu teorinin gerçekleşmesi için yapay zekanın onun var olması için çalışmayan herkesi cezalandırmak istemesi gerekir.
Sahte Vakum Çürümesi
Vakum durumu, evrende bildiğimiz en düşük enerji durumudur. Sahte vakum çürümesi, bu enerji daha da azalırsa ortaya çıkar. Bu geçiş çok şiddetli olur ve ışık hızında bütün evrende yayılarak temas ettiği her şeyi düşük enerji alanına dönüştürür. Kısacası maddeyi, yani her şeyi yok eder.
Kuantum Ölümsüzlüğü
Çoklu dünya kuralına göre yaşanması muhtemel her şey bir başka yerel dünyada (evrende) olur. Örneğin bir yolda geçerken size araba da çarpabilir, yere düşebilirsiniz veya karşıya geçersiniz. Ve bütün bu saydığım ve saymadığım diğer olasılıklar paralel olarak diğer paralel evrenlerde aynı anda gerçekleşir. Kuantum ölümsüzlüğü burada devreye giriyor: Herhangi bir ölümcül durumdan kurtulmak için %0.000001 şansınız dahi varsa bilinciniz diğer dünyalar arasında geçiş yaparak sizi canlı tutar. Bu sırada siz bilinciniz sıçramalarından etkilenmez, sadece "Of, şanslı günümdeyim." demekle yetinirsiniz.
Örnek olarak yanınızda her geçen saniye %50 ihtimalle patlayacak bir bomba olduğunu düşünün ve 20 saniye o bombayla aynı odada olduğunuzu düşünün. Bomba patlamadan önce evren ikiye bölünür: bomba patladı veya patlamadı. Bilinç, yaşamak için o 20 saniye boyunca evrenler arasında geçiş yapar. Siz o sırada bu geçişleri anlamadan odada endişeli bir şekilde "Bomba patlayacak mı patlamayacak mı?" diye düşünür durursunuz.