Gök Cisimlerinin Koruyucusu: Atmosfer Nedir?
Dünyamızı ve diğer gök cisimlerini saran atmosfer hakkında bilgi sahibi miyiz? Galaksi Gezgini olarak ben uzaya çıkmadan önce yüzüme anti radyasyon ve ultraviyole ışını kremi sürüyorum. Şeffaf küre atmosfer de uzaydaki gök cisimlerini tıpkı benim kremimin yaptığı gibi bir koruma sağlıyor. Ancak atmosferin gezegeni zararlı ışınlardan koruma görevinden daha fazla sorumlulukları bulunur. Hadi en derin detaylarıyla atmosfer nedir, atmosfer olmasaydı ne olurdu, atmosfer katmanları ve özellikleri gibi sorularınıza geçelim!
İçindekiler
Atmosfer Nedir?
İlk başta atmosfer ne demek iyice anlamak önemli. Atmosfer, bir gezegenlerin, yıldızların ve kuyruklu yıldızların çevresini saran bir gaz örtüsüdür. Atmosfer, gök cisminin kütleçekimi sayesinde bütün olarak kalabilir. Atmosferin yapısında çeşitli gazlar bulunur ve beş ana katmanı bulunur. Ayrıca sera etkisi olarak da bilinen, gök cisminin yüzeyine vuran enerji atmosfer sayesinde içeride kalır ve yüzey sıcaklığının korunmasını sağlar.
Ek olarak yıldızlardan gelen çeşitli ışınları da filtreleyerek koruma ve hava sağlar. Yani atmosfer nedir kısaca şöyle diyebiliriz: Atmosfer, gök cismini dışını kaplayarak uzaydan gelen zararlı ışınlara karşı daha dirençli hale getiren ve gezegenin koşulları elveriyorsa yaşamı destekleyen, çeşitli gazlardan ve katmanlardan oluşan bir örtüdür.
Atmosfer Ne İşe Yarar?
Atmosfer etkileri genellikle her gök cismi için bir ihtiyaçtır. Uzaydaki radyason, ultraviyole ışınları ve yaklaşan meteorlar gezegenler için bir tehdit oluşturur. Gezegenler, onları koruyacak bir kalkan olmazda kısa sürede özelliklerini kaybederler ve estetik açıdan da yozlaşırlar.
Şimdi atmosfer ve özellikleri neymiş onları listeleyelim:
Oksijen ve Diğer Yaşamsal Gazların Sağlanması: Atmosfer, oksijen gibi yaşamsal gazları içerir ve bu gazlar canlı organizmaların solunum sürecinde kullanılır.
Gökyüzünün Maviliği: Güneşten beyaz olarak gelen ve dalga olarak ilerleyen ışık, atmosferde kırılarak gökyüzünün mavi görünmesine neden olur.
Ultraviyole (UV) Işığın Süzülmesi: Yüksek enerjili ultraviyole ışınlarını (UV-B ve UV-C) filtreleyerek gezegenin yüzeyine ulaşmasını önler. Yüksek UV ışınlarına maruz kalan organizmaların DNA hasarını önler ve yaşamın devamını sağlar.
Sıcaklık Dengelemesi: Güneş ışığını emerek gezegenin ısınmasına ve geceleri ısınının yavaşça serbest bırakılmasına yardımcı olur. Gezegenin sıcaklık dengesi korur ve aşırı sıcaklık değişimlerini önlenir.
Metabolizma ve Fotosentez: Atmosferdeki gazlar, bitkilerin fotosentez yapması için gerekli olan karbon dioksit (CO2) gibi molekülleri içerir.
Yıldızışığı Bloklama: Gece gökyüzünde yıldızların ve diğer gök cisimlerinin görünmesini engelleyebilecek parlamayı azaltır.
Meteorları Engelleyici Kalkan: Uzaydan gelen meteorların bir kısmı atmosferin dış tabakalarında yok olarak gezegenin yüzeyine çarpmalarını engeller.
Su Döngüsü: Su buharı taşıyarak su döngüsünü yönetir. Bu döngü, denizlerden, göllerden ve nehirlerden buharlaşan suyun atmosfere geçmesini, bulutları oluşturmasını, yağış olarak düşmesini ve tekrar yeryüzüne akmasını içerir.
Rüzgar ve Hava Akımları: Atmosfer, güneş ışığının farklı yüzey tipleri tarafından farklı şekilde emilmesi ve yansıtılması nedeniyle hava hareketlerini yönlendirir. Bu hareketler, rüzgarları, fırtınaları ve daha büyük ölçekte genel hava akımlarını oluşturur.
Ses İletimi: Atmosferin sardığı gezegende hava olacağı için ses dalgalarının yayılmasını sağlar.
Güneş Radyasyonunun Emilimi ve Yansıtılması: Gezegene gelen güneş ışınlarını emer ve yansıtır. Bu, gezegenin sıcaklık dengesini düzenler ve aşırı sıcaklık artışını önler.
Kimyasal Reaksiyonların Gerçekleşmesi: Atmosferin varlığı, gazların kimyasal reaksiyonlarına olanak tanır. Bu reaksiyonlar, ozon tabakasının oluşumu gibi önemli atmosferik olayları etkiler.
Radyasyon Koruması: Atmosfer, yüksek enerjili kozmik ışınlardan gelen zararlı radyasyonun bir kısmını emerek gezegenin yüzeyine ulaşmasını engeller.
Jeolojik Etkilerin Dengelemesi: Atmosfer, jeolojik etkileri dengeleyerek rüzgar aşındırması ve erozyon gibi doğal olaylardan gezegenin yüzeyini korur.
Hava Kirliliğinin Temizlenmesi: Atmosfer, birçok hava kirleticisinin doğal olarak parçalanmasına ve temizlenmesine yardımcı olur. Rüzgarlar, yağmurlar ve diğer atmosferik olaylar, hava kalitesini iyileştirir.
Barometrik Basınç Sağlama: Atmosfer, yeryüzünde barometrik basıncı sağlar. Bu basınç, atmosferin ağırlığından kaynaklanır ve meteorolojik olayları tahmin etmek için kullanılır.
İklim ve Hava Durumu Düzenlemesi: Atmosfer, gezegenin iklimini ve hava durumunu düzenler. Sıcaklık, nem, yağış ve diğer atmosferik koşulların dengeli bir şekilde dağılması, ekosistemlerin ve yaşam formlarının evrimine katkıda bulunur.
Yıldırım Oluşumu ve Temizliği: Atmosfer, elektrik yüklerini biriktirir ve yıldırım oluşumuna izin verir. Bu, atmosferdeki statik elektriği temizler ve dengelemeye yardımcı olur.
Manyetik Alanın Korunması: Atmosfer, gezegenin manyetik alanını korur. Manyetik alan, gezegeni güneş rüzgarlarından ve zararlı kozmik radyasyondan korur.
Su Geçirgenliği: Atmosfer, su buharını tutarak gezegenin su dengesini yönetir. Bu, yağmur, kar ve diğer yağış şekillerinin oluşmasına ve su kaynaklarının oluşmasına katkıda bulunur.
Sera Gazlarının Dengelemesi: Atmosfer, sera gazlarının konsantrasyonunu düzenleyerek gezegenin sıcaklık dengesini korur. Bu, iklim değişikliği etkilerini dengelemeye yardımcı olur.
Atmosfer Nasıl Oluşmuştur?
Yaklaşık 4,5 milyar yıl önce, Dünya sıcak bir yerküre olarak başladı ve öncelikle hidrojen ve helyumdan oluşan kalın bir atmosfer tabakasıyla çevriliydi. Bu hafif gazlar, zamanla yavaş yavaş uzaya kaçtı ve Dünya soğuduğunda, büyük miktarda diğer gazların salınımıyla şiddetli volkanik patlamalara maruz kaldı.
Bu süreçte, atmosferde su buharı, karbondioksit, amonyak, metan ve kükürt dioksit gibi gazlar hüküm sürdü. Yüksek sıcaklıklarda, amonyak ve metan, eser miktarda oksijenle tepkimeye girerek başlıca su buharı, karbondioksit ve azot olmak üzere ikinci bir atmosferin oluşmasına neden oldu.
Yaklaşık 3,8 milyar yıl önce, Dünya yüzeyi 100 santigrat derecenin altına soğuduğunda, su buharı yoğunlaşarak denizleri ve okyanusları oluşturdu. Yaklaşık üç milyar yıl önce, sularda ilk ilkel yaşam formları gelişti ve bu, atmosferdeki oksijen içeriğinin artmasına ve ozon tabakasının oluşmasına yol açtı.
Gezegenlerin atmosferleri, ana yıldızları etrafındaki toz ve gaz bulutsusunun yoğunlaşmasıyla oluşur. Gezegenler, bu yoğunlaşmış diskten kendilerini oluştururken, bazıları çevredeki gazı çekerek atmosferlerini oluşturur.
Gökbilimcilere göre, dev gezegenler gibi büyük gezegenler, doğrudan çevredeki gazı çekerek atmosferlerini oluştururken, daha küçük ve karasal gezegenler genellikle atmosferlerini kaybederler ve ikincil atmosferlerini volkanik aktivite veya çarpışmalar sonucu oluşan gazlardan elde ederler. Özellikle, iç gezegenlerin atmosferlerinin büyük kısmı hidrojen ve helyum gibi hafif gazlarını kaybetmiş olabilir ve daha sonra karbondioksit, su buharı ve diğer ağır gazlardan oluşmuş ikincil atmosferlerini geliştirmiş olabilirler.
Atmosfer Gazları
Peki Dünya’daki atmosfer hangi gazlardan oluşur ve atmosfer bileşenleri nedir? İşte size en basit atmosfer bileşenleri listesi, sembolleri ve yüzdeleri:
Nitrojen (N2) - %78,084
Oksijen (O2) - %20,947
Argon (AR) - %0,9340
Karbondioksit (CO2) - %0,0417
Neon (Ne) - % 0,001818
Helyum (He) - %0,000524
Metan (CH4) - %0,000187
Kripton (Kr) - %0,000114
Hidrojen (H2) - %0,000053
Azot Oksit (N2O) - %0,000031
Karbon Monoksit (CO) - %0,000010
Ksenon (Xe) - %0,000009
Ozon (O3) - %0,000007
Azot Dioksit (NO2) - %0,000002
İyot (I2) - %0,000001
Amonyak (NH3) - Eser miktar
Bu liste, eğer atmosfer sadece gazlardan oluşuyorsa, yani kuru bir atmosfer varsa geçerli. Dünya gibi nemli bir atmosfere sahip gezegenlerde su buharı %1 ila %4 arasında değişebilir ve su buharının oranına göre atmosferdeki nitrojen, oksijen ve argon değeri azalır.
Nemli atmosferdeki gazların miktarı şöyle olur:
Su Buharı | Nitrojen | Oksijen | Argon |
0% | 78.084% | 20.947% | 0.934% |
1% | 77.30% | 20.70% | 0.92% |
2% | 76.52% | 20.53% | 0.91% |
3% | 75.74% | 20.32% | 0.90% |
4% | 74.96% | 20.11% | 0.89% |
Atmosfer Nemi Nedir?
Atmosferik nem, havada taşınan su buharı miktarıdır. Buhar basıncı, karışım oranı veya özgül nem olarak ölçülebilir. Özgül nem, buhar kütlesinin toplam hava kütlesine oranıdır; karışım oranı ise buhar kütlesinin kuru hava kütlesine oranıdır.
Atmosfer Kaç Km?
Bir gezegeni saracak kadar büyük bir örtüden bahsediyorsak aklınıza kesinlikle “Atmosfer kaç km’dir?” gibi bir soru gelmiştir. Dünya'nın atmosferi yüzeyden yaklaşık 10.000 km yüksekliğe kadar uzanır.
Atmosfer Nerede Biter?
10.000 km'ye kadar uzanan Dünya atmosferi ekzosfer katmanında biter. Dünya atmosferinin uzay boşluğuna doğru yavaş yavaş kaybolan en üst bölgesi olan ekzosferde yukarı çıktıkça hava daha da incelir ve uzay vakumu hissedilir. Rastgele soru sormayı seven bir arkadaşınız size “Atmosfer nerede sonlanır uzay nerede başlar?” gibi bir soru sorarsa ona “Dünya atmosferi ekzosferde bitiyor, sen de birazdan benim ellerimde biteceksin.” cevabını verebilirsiniz.
Atmosfer Katmanları ve Özellikleri
Şimdi gelelim konunun en önemli kısmına: Dünyamızın atmosfer katmanları ve özellikleri nelerdir, kaç katman bulunur, Bu atmosfler katmanları kaç km’dir gibi sorularınızı cevaplayalım.
Atmosfer Tabakaları
Dünya’nın atmosfer katmanları bir düğün pastasına benzer. 5 ana katmanı ve o katmanın aralarında özel bölgeler bulunur. Dünya’nın atmosfer ve katmanları şu şekilde sıralanır:
Gezegen Sınır Katmanı
Homosfer
Troposfer
Ozon Tabakası
Stratosfer
Mezosfer
Heterosfer
İyonosfer
Termosfer
Egzosfer
Şimdi bu atmosfer tabakaları ne işe yarar derinlemesine inceleyelim.
Gezegensel Sınır Tabakası
Gezegensel Sınır Tabakası (Planetary Boundary Layer - PBL), Dünya atmosferinin en alt kısmıdır ve yer yüzeyinden yaklaşık 100 ila 2000 metre yüksekliktedir. Dünya yüzeyinin hava kütlesinin türbülanslı transferi yoluyla sıcaklık, nem ve rüzgarı güçlü bir şekilde etkilediği bölgedir. Bu sınır tabakası yer yüzünden direkt etkilenir ve kendi özellikleri vardır:
Dünya Yüzeyi: Sınır tabakası, Dünya yüzeyinin doğrudan etkisine maruz kalır; yüzey sürtünmesi, arazi ve güneş ısınması, özelliklerinin şekillenmesinde rol oynar.
Sıcaklık: Güneş ısısı gökyüzüne yükseldikçe ve gün uzunluğu arttıkça katman kalınlaşır.
Nem: Su buharının Dünya yüzeyinden atmosfere aktarılmasına katkıda bulunur.
Rüzgar: Katmandaki rüzgarlar genellikle yukarıdakilerden daha zayıftır ve yüzey sürtünmesi nedeniyle alçak basınç alanlarına doğru esme eğiliminde olur.
Homosfer
Homosfer, Dünya'nın yüzeyinden yaklaşık 80-100 km yüksekliğe kadar uzanan, Dünya atmosferinin en alt kısmını kapsayan bir kümedir. Türbülanslı karışım veya girdap difüzyonu nedeniyle gazların homojen karışımı ile karakterize edilir. Bu bölge troposfer, stratosfer, mezosfer ve termosferin alt kısmını içerir. Havanın kütle bileşimi çoğunlukla tek tiptir ve molekül yoğunlukları her yerde aynıdır. Homosferin tepesi homopoz veya turbopoz olarak adlandırılır.
Troposfer
Troposfer, Dünya'nın yüzeyinden ortalama olarak yaklaşık 12 kilometre yüksekliğe kadar uzanır, yüksekliği Dünya'nın kutuplarında daha düşük ve ekvatorda daha yüksektir. Bu katman, bitkilerin fotosentez için ihtiyaç duyduğu ve hayvanların nefes almak için ihtiyaç duyduğu tüm havayı tutmakla görevlidir ve tüm su buharı ve aerosollerin (atmosferde asılı duran küçük katı veya sıvı parçacıklar) yaklaşık %99'unu içerir.
Troposferde bulunan ısının çoğu Dünya yüzeyinden enerji transferiyle üretildiğinden, troposferde sıcaklıklar tipik olarak yukarı çıkıldıkça düşer. Troposfer ayrıca en yoğun atmosferik katmandır. Dünya'daki hava durumunun çoğu burada gerçekleşir ve tepeleri komşu stratosferin en alt kısımlarına kadar yükselebilen kümülonimbus gök gürültüsü bulutları haricinde neredeyse tüm bulutlar burada bulunur. Troposfer ve stratosfer arasındaki geçiş bölgesi de dahil olmak üzere havacılığın çoğu burada gerçekleşir.
Ozon Tabakası
Ozon tabakası, Dünya yüzeyinden yaklaşık 15 ila 35 kilometre yükseklikte bulunan ve yüksek yoğunlukta ozon (O3) molekülleri içeren Dünya stratosferinin bir bölgesidir. Güneş'in ultraviyole radyasyonunun bir kısmının emilmesinde çok önemli bir rol oynar ve insanlarda cilt kanseri, katarakt gibi hastalıklardan ve deniz organizmalarının zarar görmesini engeller. Ozon tabakası esas olarak stratosferin alt kısmında bulunur.
İnsan faaliyetleri nedeniyle ozon tabakasının zarar görmesi, Dünya yüzeyine daha yüksek seviyelerde ultraviyole radyasyon ulaşmasına yol açarak insan sağlığı ve çevre üzerinde zararlı etkilere neden olabilir.
Stratosfer
Dünya yüzeyinden yaklaşık 12 ila 50 kilometre yükseklikte bulunan stratosfer, bizi Güneş'in zararlı ultraviyole radyasyonundan koruyan Dünya'nın ozon tabakasına ev sahipliği yapmasıyla bilinir. UV radyasyonu nedeniyle, stratosferde ne kadar yükseğe çıkarsanız, sıcaklıklar o kadar artar. Stratosfer neredeyse bulutsuz ve havasızdır, ancak kutupsal stratosferik bulutlar bazen en düşük, en soğuk irtifalarda bulunur. Stratosfer aynı zamanda jet uçaklarının ulaşabildiği atmosferin en yüksek kısmıdır.
Mezosfer
Dünya yüzeyinden yaklaşık 50 ila 80 kilometre yukarıda bulunan mezosfer, yükseklikle birlikte giderek soğur. Aslında bu katmanın tepesi, ortalama sıcaklığı yaklaşık -85°C ile Dünya sistemi içinde bulunan en soğuk yerdir. Mezosferin tepesinde bulunan çok az miktardaki su buharı, Dünya atmosferindeki en yüksek bulutlar olan ve belirli koşullar altında ve günün belirli saatlerinde çıplak gözle görülebilen noktilusent bulutları oluşturur. Meteorların çoğu bu atmosfer katmanında yanar. Sondaj roketleri ve roketle çalışan uçaklar mezosfere ulaşabilir.
Heterosfer
Heterosfer, Dünya atmosferinin üst kısmıdır ve mezosferin bitiminden başlayarak dış uzay arasındaki sınır olan ekzosfere kadar uzanır. Bu bölgede çeşitli atmosferik bileşenler ayrılma eğilimindedir. Ağır gazların yoğunluğu yükseklikle birlikte hafif gazlara göre daha hızlı azalır.
İyonosfer
İyonosfer, Dünya'nın üst atmosferinin iyonize kısmıdır ve deniz seviyesinden yaklaşık 48 km ila 965 km yüksekliğe kadar uzanır. İyonosfer, termosferin altında D ve E katmanı olarak, üstünde ise F katmanı olarak bulunur. İyonosfer güneş radyasyonu tarafından iyonize edilir ve elektronlardan oluşan bir kabuk ile elektrik yüklü atom ve moleküllerden oluşur. Atmosferik elektrikte çok önemli bir rol oynar ve manyetosferin (gezegenin manyetik alanı) iç kenarını oluşturur.
İyonosfer ayrıca iletişim için kullanılan radyo dalgalarını yansıtır ve değiştirir. Ek olarak patlamalar, güneş rüzgarındaki değişiklikler ve jeomanyetik fırtınalar gibi güneş olaylarından da etkilenir. İyonosfer sürekli değişir. İyonosfer, optik ve radyo emisyonlarının yanı sıra radyo dalgalarının iyonosferden yansıması gibi farklı yöntemlerle araştırılır. Ayrıca, üst atmosferin iyonize kısmının uzayla etkileştiği bir bölgedir. Bu özellikleri, bilimsel araştırmalar ve uzay hava durumu çalışmaları için özel bir ilgi alanı haline getirir.
Termosfer
Dünya yüzeyinden yaklaşık 80 ila 700 kilometre yukarıda, en alt kısmında iyonosfer bulunan termosfer yer alır. Bu katmanda bulunan çok düşük molekül yoğunluğu nedeniyle sıcaklık yükseklikle birlikte 2000°C’ye kadar çıkabilir. Termosferde ne bulut ne de su buharı bulunur. Aurora borealis ve aurora australis (kuzey ve güney ışıkları) bazen burada görülür. Uluslararası Uzay İstasyonu termosferde yörüngeye oturur.
Egzosfer
Dünya yüzeyinden yaklaşık 700 ila 10.000 kilometre yükseklikte bulunan ekzosfer, Dünya atmosferinin en üst katmanıdır ve tepesinde güneş rüzgârıyla birleşir. Burada bulunan moleküller son derece düşük yoğunluktadır, bu nedenle bu katman bir gaz gibi davranmaz ve buradaki parçacıklar uzaya kaçar. Ekzosferde hiç hava olmasa da, aurora borealis ve aurora australis (kuzey ve güney ışıkları) bazen en alt kısmında görülür. Dünya uydularının çoğu ekzosferde yörüngeye oturur.
Atmosfer Katmanları Sıcaklık Listesi
Atmosfer katmanları ve ortalama sıcaklıkları:
Troposfer: 17°C ila -51°C
Stratosfer: -15°C ila -60°C
Mezosfer: -15°C ila -150°C
Termosfer: 2000°C’ye kadar çıkabilir
Egzosfer: Gündüzleri 2000°C’ye kadar- Geceleri 0°C
Atmosfer Katmanları Yükseklikleri ve Sıralaması
Troposfer: 0 - 12 km (İlk katman)
Stratosfer: 12 - 50 km (İkinci katman)
Mezosfer: 50 - 80 km (Üçüncü katman)
Termosfer: 80 - 700 km (Dördüncü katman)
Egzosfer: 700 - 10.000 km (Beşinci katman)
Atmosfer Katmanları İsimleri Nereden Gelmiştir?
Troposfer
tropos (yunanca): dön(mek)
Stratosfer
stratum (latince): bir şeyi başka örten başka bir şey (kaldırım, battaniye)
Mezosfer
mesos (yunanca): orta
Termosfer
thermos (yunanca): sıcak, ısı
Ekzosfer
éxo (yunanca): dış, harici
Atmosfer Katmanları Kodlama
Trabzon maçını karıştırmadan size Galaksi Gezgini olarak kendi atmosfer katmanları kodlamasını veriyorum:
“Toplum Strateji Merkezi Terminalinde Eğlenirken” ya da “Tam Satacaktım Mezeyi Tepsi Eğildi”
Atmosfer Olmasaydı Ne Olurdu?
Şimdiye kadar atmosfer nedir, ne işe yarar, atmosfer katmanları ve özelliklerini detaylı bir şekilde inceledik. Peki atmosfer olmasaydı neler olurdu hiç düşündünüz mü? Ben düşünmek bile istemiyorum çünkü insanoğlunu geçtim, Dünya’da bir çiçek dahi açamazdı. Sizin için atmosfer olmasaydı ne olurdu cümle cümle listeledim:
İşte Dünya’da atmosfer olmasaydı ne olurdu:
Organizmaların soluyabileceği oksijen de olmazdı.
Dünya'daki sıcaklık gece ve gündüz arasında önemli ölçüde değişir, bu da gündüzleri aşırı sıcağa ve geceleri aşırı soğuğa yol açardı.
Yoğun güneş radyasyonu Dünya yüzeyini bombardımana tutar ve çoğu yaşam için Dünya yaşanılamaz bir hale gelirdi.
Bulutlar, yağışlar, rüzgarlar ve fırtınalar gibi hava olayları yaşanmazdı.
Sesin yayılabileceği bir ortam olmazdı
Rüzgar erozyonu olmazdı.
Dünyaya çarpacak meteorları yakacak bir kalkan olmazdı.
Gökyüzü mavi değil, siyah olurdu.
Dünya’nın Atmosferi Aniden Yok Olsaydı Ne Olurdu?
Eğer Dünya'nın atmosferi aniden yok olsaydı, gezegende yaşam imkansız olurdu. İnsanlar da dahil olmak üzere yüksek omurgalıların çoğu saniyeler içinde boğulur, diğer kara hayvanları birkaç dakika içinde, bitkiler ise birkaç saat içinde ölürdü. Basınçtaki ani düşüş, denizlerdeki moleküllerin gaz olarak kaçmasına ve suyun geri kalanının hızla donmasına neden olarak deniz seviyelerinde önemli bir düşüşe yol açardı.
Atmosfer Kirliliği
Hava kirliliği, atmosferin doğal özelliklerini değiştiren herhangi bir kimyasal, fiziksel veya biyolojik ajan tarafından iç veya dış ortamın kirlenmesidir.
Hava kalitesi, küresel olarak dünyanın iklimi ve ekosistemleriyle yakından bağlantılıdır. Hava kirliliğine neden olan faktörlerin birçoğu aynı zamanda sera gazı emisyonlarının da kaynağıdır.
Atmosfer Kirliliğinin Nedenleri
Atmosfer kirliliğinin pek çok nedeni vardır. Bunlardan kısaca bahsedecek olursak:
Enerji üretimi ve taşımacılığı için kömür, petrol ve benzin gibi fosil yakıtların yakılması.
Karbonmonoksit, hidrokarbonlar, nitrojen oksitler ve partikül madde dahil olmak üzere motorlu taşıtlardan kaynaklanan emisyonlar.
Kükürt dioksit ve partikül madde gibi kirleticileri serbest bırakan endüstriyel faaliyetler.
Özellikle gübrelerden ve hayvan atıklarından kaynaklanan amonyak emisyonu içeren tarımsal faaliyetler.
Kirletici soba ve lambaların kullanımı ve atıkların yakılmasından kaynaklanan evsel hava kirliliği.
Odun yanması, endüstriyel tesis emisyonları ve rüzgardan kaynaklanan toz dahil olmak üzere çeşitli kaynaklardan gelen partikül maddeler.
Zehirli bir gaz olan ve kentsel hava kirliliğinin önemli bir bileşeni olan karayolu trafiğinden kaynaklanan nitrojen dioksit.
Güneş ışığının endüstriyel tesislerden ve araç emisyonlarından kaynaklanan kirletici maddelerle reaksiyonu sonucu oluşan yer seviyesinde ozon.
Atmosfer Kirliliğinin Sonuçları
Elbette hava kirliliği kendisiyle beraber bazı sonuçları getirir:
Kalp hastalığı, akciğer kanseri ve amfizem gibi solunum yolu hastalıkları.
Akciğer tahrişi, kan ve karaciğer sorunları..
Kalp krizi, felç, diyabet ve solunum yolu hastalıkları.
Çalışanların etkilenmesiyle üretkenliğin azalması.
Bölgeledeki kötü hava kalitesi yüzünden gelen turistin azalması
Asit yağmurları
Sera etkisi nedeniyle hızlanan iklim değişikliği
Ekosistemdeki vahşi hayvanların zarar görmesi
Su kaynaklarının kirlenmesi
Tarımsal faaliyetlerde üretkenliğin ve verimin azalması
Yapıların aşınması
Atmosfer Ne Zaman Keşfedildi?
Gezegenimizin bazı yönlerini keşfetmek diğerlerinden daha kolaydır. Bir ormanı incelemek istiyorsanız ormana gidersiniz. Bir nehri incelemek istiyorsanız nehre gidin. Peki ya atmosferimizin tepesinde ne olduğunu bilmek isterseniz? Özellikle uçaklar ve roketler icat edilmeden önceki dönemde oraya nasıl gidilir? Şimdi, tarihte atmosfer basıncı deneyi yapmak için nasıl çalışmalar yapılmış onları özetleyelim.
Dev Bir Barometre
1648'de Blaise Pascal ve Florin Perier, Fransa'nın Puy de Dome adlı küçük bir sönmüş yanardağına tırmanarak atmosferdeki hava basıncını ölçmek için ilk barometreyi kullanarak başarılı bir atmosfer deneyi gerçekleştirdi. Bu deneyde, cam bir sütun içinde bulunan cıvanın seviyesi, atmosferdeki basıncın yükseklikle nasıl değiştiğini gösterdi. Daha yüksek noktalara çıktıkça cıvanın seviyesi düştü, çünkü atmosferin üzerindeki hava ağırlığı azaldı. Bu deney, Pascal'ın atmosferin üzerinde bir vakum olduğu teorisini destekledi.
Görünmeyen Kuvvet
1600'lü yılların ortalarında bilim insanları hava basıncının varlığını kanıtlayan deneyler yaptı ve bunu ölçmenin yollarını buldu. 1660'a gelindiğinde barometre icat edildi ve Robert Boyle bunu hava durumunu tahmin etmek için kullandı. Boyle, atmosferde "nitröz” adı verilen bir maddenin var olduğuna inanıyordu. Nitrözün solunum ve yanmadan sorumlu olduğunu düşündü.
Hayat Veren Kubbe
1674'te John Mayow atmosferin yanıcı ve yaşamı destekleyen bir gaz içerdiğini keşfetti. Ayrıca bu özelliklere sahip olmayan başka bir gaz da buldu. Hayatı mümkün kılan gaz olan oksijenin keşfine birçok kişi katıldı. Örneğin Joseph Priestley, 1774'te oksijenin özelliklerini tanımlayan bir deney gerçekleştirdi. 1773 yılında Karl Scheele oksijeni izole eden ilk kişi oldu. Antoine Lavoisier, Scheele'nin deneylerinden birini tekrarladıktan sonra gaza "oksijen" adını verdi.
Dağlara Taşlara
1787'de Horace Benedict de Saussure, Mont Blanc'ın (Avrupa Alpleri - 4807 metre yüksekte) zirvesine tırmanarak atmosferi keşfetmek için önemli bir adım attı. Yanında taşıdığı daha küçük ve taşınabilir aletlerle zirveye ulaşarak hava sıcaklığının yükseklikle birlikte nasıl değiştiğini ölçtü. Bu ölçümler, atmosferdeki sıcaklığın her 100 metrede yaklaşık 0,7°C azaldığını gösterdi. Bu bulgu, Hermann von Helmholtz ve diğer bilim insanlarının atmosferin yüksek kesimlerindeki sıcaklığı hesaplamalarına katkı sağladı.
Helmholtz'un hesaplamaları, atmosferin yaklaşık 30 km yüksekliğinde sıcaklığın -273°C (-460°F) olacağı sonucuna vararak mutlak sıfır sıcaklığına yakın bir değer elde ettiler. Bu keşif, bilim insanlarının mutlak sıfırı bulmak için atmosferin yüksek kesimlerini araştırmaya büyük ilgi göstermelerine neden oldu.
Uçalım Gidelim Buralardan
1700'lerin sonlarına kadar, atmosferin yüksek kesimlerini keşfetmek için bir dağa tırmanmak gerekiyordu. Ancak, Fransız kardeşler Joseph-Michel ve Jacques-Etienne Montgolfier, 1783 yılında sıcak hava balonunu icat ettiler. Bu balon, iç kısmı ince kağıt katmanlarıyla çuvaldan yapılmış, 1.800 düğmeyle bir arada tutulan bir yapıya sahipti. 3 Haziran 1783'te gerçekleştirdikleri tarihi uçuşları sırasında, balon belki de 2000 metreye kadar yükselerek 10 dakika boyunca havada kaldılar.
Montgolfier kardeşlerin balon icadı, bilim insanlarının atmosferin daha yüksek kesimlerini keşfetmesini sağladı. Balonlar sayesinde, 1784 yılında Guyton de Moreau ve Rahip Bertrand, sıcaklık ve basıncı ölçen aletlerle donatılmış bir sıcak hava balonuyla Fransa'nın Dijon kenti üzerinde atmosferde yolculuk yaparak 3000 metreden fazla yüksekliğe ulaştılar. Yol boyunca ölçümler yaparak atmosferdeki değişiklikleri incelediler.
Bir De Bayıl İstiyorsan Feriha?
Glaisher ve Coxwell, 12 km üzerindeki sıcak hava balonu sepetinde feci bir şekilde soğuğun ve yüksekliğin etkilerini yaşadılar. Glaisher, kollarını kullanma yeteneğini kaybetti ve bacaklarını hareket ettiremedi ve bayıldı. Coxwell, Glaisher bayıldığında balonun daha aşağıya inmesi için bir valf açması gerektiğini biliyordu, ancak donmuş elleriyle hareket edemiyordu, bu nedenle vananın kablosunu dişleriyle çekti. Bu, balonu daha aşağıya indirdi ve ikisi de hayatta kaldı.
Tahminlerine göre, balonun 11 km yüksekliğe ulaştığı düşünülüyor. Bu da Coxwell'in barometreyi gözlemlemesiyle tutarlı oluyor. Eğer öyleyse, Coxwell ve Glaisher stratosfere ulaşmış ya da neredeyse ulaşmış oluyor.
Bu Sefer İnsansız Olsun
1890'larda Gustave Hermite tarafından icat edilen ilk meteoroloji balonu, bilim insanlarına atmosferi keşfetmek için yeni bir yol sağladı. Teisserenc de Bort gibi bilim insanları, kağıt ve ipek gibi malzemelerden yapılmış balonlarla atmosferde sıcaklık ve hava basıncını kaydeden aletleri yukarı gönderdi.
Bu balonlar, kapalı olmadıkları için atmosferde yükselirken içlerindeki gaz genişleyerek kaçar ve daha az kaldırma gücüne sahip olur, sonunda yavaşça yere düşerlerdi. Bu balonun GPS özelliği olmadığı için Teisserenc de Bort, balonun nereye gittiğini izlemek ve yere düşene kadar takip etmek zorundaydı. Balona takılan alet paketi, yukarı çıkarken toplanan tüm verileri kaydederdi. Teisserenc de Bort'un balonlarla yaptığı gözlemler, atmosferde belirli bir yükseklikte sıcaklığın artık düşmediğini ve bu katmana "stratosfer" adını verdiğini ortaya koydu.
Almanlar Da Boş Durmamış!
Richard Assmann ve Teisserenc de Bort, aynı dönemde, Almanya ve Fransa'nın üzerindeki atmosferi araştırarak sıcaklığın rakımla nasıl değiştiğini incelediler. Her ikisi de veri toplamak için alet taşıyan balonlar kullandı ve 1902'de stratosferi keşfettiklerini paylaştılar. Assmann, Havacılığı Teşvik Derneği üyesiydi ve bu teknolojileri atmosferi incelemek için kullanmaya odaklandı. Zamanın kağıt ve kumaş balonlarından daha güçlü olan kauçuktan yapılmış hava balonlarını icat etti.
Lastik balonlar atmosferde yükseldikçe hava basıncı azaldığı için genişliyordu. Belli bir yükseklikte lastik artık esneyemiyordu ve balon patlıyordu, bu yüzden onlara Assmann'ın Genişleyebilir ve Patlayan Balonları deniyordu. Balonun patlamasının ardından aletler küçük bir paraşütle yere inerdi. Assmann'ın bu balonlarıyla atmosferin yükseklerinde yaptığı gözlemler, belirli bir yükseklikte hava sıcaklığının durmadığını ve 10 ila 15 km yükseklikten itibaren artmaya başladığını gösterdi.
Atmosfer Olaylarını Inceleyen Bilim Dalı Nedir?
Atmosfer olaylarını inceleyen bilim dalı Meteorolojidir. Meteoroloji, atmosferde meydana gelen hava olaylarının oluşumunu, gelişimini ve değişimini nedenleri ile inceleyen ve bu hava olaylarının canlılar ve dünya açısından doğuracağı sonuçları araştıran bilim dalıdır. Meteoroloji, Dünya'daki atmosferin her türlü fiziksel, dinamik ve kimyasal durumuyla ve yeryüzüne yakın atmosfer ile etkileşimleriyle ilgilenir.
Atmosfer Olayları Nelerdir?
İşte Dünya’da meydana gelen bütün atmosfer ve hava olayları:
Yağışlar
Yağmur
Kar
Dolu
Çisenti
Sulu kar
Yıldırım Yağmuru
Rüzgarlar
Yerel Rüzgarlar
Genel Dolaşım Rüzgarları
Fırtına
Hortum
Sıcaklık Değişimleri
Isınma
Soğuma
Sıcaklık Dalgalanmaları
İsoterm (Sıcaklık Sabitleşmesi)
Lapse Rate (Sıcaklık Azalımı Oranı)
Hava Kütleleri ve Cepheler
Sıcak Hava Kütleleri
Soğuk Hava Kütleleri
Oklüzif Cepheler
Sıcak Cepheler
Ark Cepheleri
Atmosferik Optik Olaylar
Gün Doğumu
Gün Batımı
Gökküresi
Gökkuşağı
Halo
Parhelion (Güneşin Yanında Parlama)
Kuzey ve Güney Işıkları
22° Ay Halkası
Atmosferik Elektriksel Olaylar:
Şimşek
Yıldırım
Atmosferik Elektrik Deşarjları
Şişme Yıldırım (Blue Jet)
Jet Stream (Jet Akıntıları)
Troposferik Olaylar
Bulut Oluşumu
Sis
Kirlilik
Radyasyon
İnversiyon (Sıcaklık Ters Tepkisi)
Hava Kirliliği (Smog, Kirli Sis)
Mikroburst (Hava Patlaması)
Atmosfer Kimyası
Ozon Tabakası
Asit Yağmurları
Atmosferik Kimyasal Reaksiyonlar
Gazların Konsantrasyonu (CO2, CH4, NOx)
Atmosfer ve Iklim
Atmosfer ve iklim olayları arasındaki ilişki oldukça yakındır. Atmosferdeki gazlar, yer çekiminin etkisiyle fiziksel ve kimyasal özelliklerine göre katmanlar oluşturur. İklim, yer şekilleri, bitki örtüsü, toprak yapısı, akarsular, göller ve yeraltı suları gibi birçok faktörü etkiler. İklim değişikliği ise doğal iç süreçler ve dış zorlama etmenleri ile atmosferin bileşimindeki ya da arazi kullanımındaki sürekli antropojen (insan kaynaklı) etkiler sonucu ortaya çıkar. Atmosferdeki yoğun gaz tabakası, birçok iklim olayının meydana gelmesine neden olur.
Atmosfer ve Sıcaklık
Atmosfer ve sıcaklık ilişkisi atmosferin yer aldığı yer ve zaman ölçeklerindeki sıcaklık değişimleriyle ilgili bir konu. Atmosfer, yeryüzünden ısı enerjisi ve nem kazanır ve bu enerji ve nemi çeşitli alan ve zaman ölçeklerinde atmosfer dolaşımı ve okyanus akıntıları yoluyla yeniden dağıtır. Bu da sıcaklık değişimleri oluşturur. Ayrıca atmosferin kalınlığı sera etkisinin şiddetini ve yer yüzündeki enerjinin korunmasına da etki eder. Örneğin yüksek güneşlenme ve güçlü konveksiyon akımları ekvatorda havanın genişlemesine neden olur. Bu nedenle atmosferin kalınlığı ekvatorda maksimumdur ve dünyada yıllık sıcaklık ortalaması olarak en sıcak bölge bu yüzden ekvatordadır.
Atmosfer Basıncı Nedir?
Hava basıncı veya barometrik basınç olarak da bilinen atmosferik basınç, hava ağırlığının birim alan başına uyguladığı kuvvettir. Çevrenizdeki havanın ağırlığı vardır ve dokunduğu her şeye baskı yapar.
Atmosfer Basıncı ve Rüzgarlar
Atmosfer basıncı, havanın yüksek basınç alanlarından alçak basınç alanlarına doğru hareket etmesine neden olan basınç gradyan kuvveti yoluyla rüzgar akımlarını etkiler. Daha büyük basınç gradyanları daha güçlü rüzgarlar üretir ve rüzgar hızı, basınç gradyanının gücü tarafından kontrol edilir.
Ayrıca yükseklik arttıkça atmosferik basınç azalır ve bu, hava koşullarının ve rüzgar akımlarının oluşumunda önemli bir faktördür. Rüzgarı yüksek basınç alanlarından alçak basınç alanlarına yönlendiren ve rüzgar akımlarının hareketini ve gücünü etkileyen kuvvetten atmosferik basınç sorumludur. Ek olarak Dünyanın dönmesinden kaynaklanan Coriolis kuvveti rüzgarın yönünü de etkiler.
Atmosfer Basıncını Etkileyen Faktörler
Atmosfer basıncı, çeşitli doğal ve meteorolojik faktörler tarafından etkilenir. Atmosfer basıncını etkileyen bazı ana faktörler:
Yükseklik: Atmosfer basıncı, yüksekliğe bağlı olarak değişir. Deniz seviyesinde atmosfer basıncı daha yüksektir ve yükseklik arttıkça atmosfer basıncı azalır. Çünkü yükseğe çıktıkça havadaki gazlar azalır.
Sıcaklık: Sıcak hava, daha düşük yoğunlukta olduğu için atmosfer basıncını azaltırken, soğuk hava daha yoğun olduğu için atmosfer basıncını artırır. Bu nedenle, sıcak hava kütlesi genellikle düşük basınçlı alanlara ve soğuk hava kütlesi genellikle yüksek basınçlı alanlara neden olur.
Nem: Su buharı, hava yoğunluğunu etkileyerek atmosfer basıncını dolaylı olarak etkiler. Nemli hava, daha hafif olduğu için atmosfer basıncını azaltırken, kuru hava daha ağırdır ve atmosfer basıncını artırır.
Hava Akımları ve Rüzgarlar: Yükselen hava kütlesi, düşük basınçlı alanlara neden olurken, alçalan hava kütlesi yüksek basınçlı alanlar oluşturur.
Güneş Işığı: Güneş ısısı, hava kütlesini ısıtarak sıcak hava kütlesinin yükselmesine neden olabilir, bu da düşük basınçlı alanların oluşmasına yol açar.
Topografik Özellikler: Dağlar, vadiler ve diğer topografik özellikler, rüzgarların ve hava akımlarının yönünü ve hızını etkileyebilir, bu da bölgesel olarak değişen atmosfer basıncı alanları oluşturabilir.
Bonus Bilgi: Uçağa bindiğinizde atmosfer basıncı, kulaklarınızın içindeki havanın basıncından daha düşük olur. Kulaklarınız basıncı eşitlemeye veya eşleştirmeye çalıştıkları için patlar. Aynı şey, uçak inişe geçtiğinde ve kulaklarınızın daha yüksek atmosfer basıncına uyum sağlaması gerektiğinde de olur.
Atmosfer Basıncı Birimi
Atmosfer basıncı birimi, genellikle hektopaskal (hPa), milibar (mbar) veya inç cıva (inHg) ile gösterilebilir.
Atmosfer Basınç Birimi Midir?
Evet, atmosfer basıncı, basınç ölçüsü için kullanılan bir birimdir. Atmosfer (atm), deniz seviyesinde 15 santigrat derece sıcaklıktaki ortalama hava basıncına eşit bir ölçüm birimidir. Bir atmosfer 1.013 milibar veya 760 milimetre (29,92 inç) cıvadır.
Atmosfer Basıncı Ne ile Ölçülür?
Atmosfer basıncı genellikle barometre ile ölçülür. Bir barometrede, cam bir tüp içindeki cıva sütunu, atmosferin ağırlığı değiştikçe yükselir veya alçalır. Meteorologlar atmosferik basıncı cıvanın ne kadar yükseldiğine göre açıklıyor.
Deniz Seviyesinde Atmosfer Basıncı
Atmosfer basıncı deniz seviyesinde kaç atm’dir diye soracak olursanız eğer, deniz seviyesinde standart atmosfer basıncı yaklaşık 1013,25 milibar, tam 1 atmosfer (atm), ya da 9,92 inç cıvadır (inHg).
Atmosfer Basıncı Nerede Fazla Olur?
Deniz seviyesinde atmosfer basıncı en yüksek seviyededir ve ortalama 1013 milibar civarındadır. Bu basınç yükseklikle birlikte azalır ve Dünya'nın üst atmosferinde en düşük seviyelerine ulaşır. Örneğin, yaklaşık 100 kilometre yükseklikte atmosferik basınç, deniz seviyesindeki basıncın yaklaşık %1'idir. Buna ek olarak atmosfer basıncının nerede fazla olduğuna etki eden birkaç faktör daha vardır:
Soğuk Hava Kütleleri: Soğuk hava kütlesi, havanın yoğunluğunu artırır ve bu da atmosfer basıncını artırır.
Kuru Hava: Nem oranı düşük olan kuru hava, atmosfer basıncını artırır.
Düşük Enlem Bölgeleri: Ekvator yakınındaki düşük enlem bölgelerinde, atmosfer basıncı genellikle daha yüksektir. Bu, atmosferin yüksekliğe bağlı olarak yoğunluğunun artmasıyla ilgilidir.
1 Atmosfer Kaç Bar?
1 atm , 1,013 Bar’dır. Ancak biz sadece bar’ı ölçmeyelim ve 1 atm diğer birimlerde neye tekabül ediyor listeleyelim:
≡ 101.325 paskal (Pa)
≡ 1.013,25 bar
≈ 1.033 kgf/cm2
≈ 1.033 teknik atmosfer
≈ 10.33 m H2O, 4 °C
≈ 760 mmHg (Milimetre Cıva)
≡ 760 torr (Torr)
≈ 29.92 inHg (İnç Cıva)
≈ 406.782 in H2O, 4 °C
≈ 14.6959 İnçkare başına libre (lbf/in2)
≈ 2116.22 Fitkare başına libre (lbf/ft2)
= 1 ata (mutlak atmosfer).
Yüksekliğe Göre Atmosfer Basınçları
Deniz Seviyesi (Metre) | Pa (Paskal) | atm (Atmosfer Basıncı) |
-1524 | 121 | 1,19 |
-1219 | 116,9 | 1,15 |
-914 | 112,8 | 1,11 |
-610 | 108,9 | 1,07 |
-305 | 105 | 1,04 |
-152 | 103,2 | 1,02 |
0 | 101,3 | 1,00 |
152 | 99,5 | 0,98 |
305 | 97,7 | 0,96 |
457 | 96 | 0,95 |
610 | 94,2 | 0,93 |
762 | 92,5 | 0,91 |
914 | 90,8 | 0,90 |
1.067 | 89,1 | 0,88 |
1.219 | 87,5 | 0,86 |
1.372 | 85,9 | 0,85 |
1.524 | 84,3 | 0,83 |
1.829 | 81,2 | 0,80 |
2.134 | 78,2 | 0,77 |
2.438 | 75,3 | 0,74 |
2.743 | 72,4 | 0,71 |
3.048 | 69,7 | 0,69 |
4.572 | 57,2 | 0,56 |
6.096 | 46,6 | 0,46 |
7.620 | 37,6 | 0,37 |
9.144 | 30,1 | 0,30 |
10.668 | 23,8 | 0,24 |
12.192 | 18,8 | 0,19 |
13.716 | 14,7 | 0,15 |
15.240 | 11,6 | 0,11 |
16.764 | 9,1 | 0,09 |
18.288 | 7,2 | 0,07 |
19.812 | 5,6 | 0,06 |
Atmosfer Döngüsü Nedir?
Atmosfer döngüsü, atmosferdeki suyun sürekli döngüsünü tanımlar. Bu döngü, suyun farklı fiziksel halleri arasında buharlaşma, kondensasyon, çökeltme ve buharlaşma gibi sürekli olarak değişmesiyle karakterizedir:
Buharlaşma: Güneş ısısı, yüzey suyunu buharlaştırır ve su buharı atmosfere yükselir.
Kondensasyon: Yükselen su buharı, soğuk hava katmanlarıyla karşılaştığında yoğunlaşır ve su damlacıkları veya buz kristalleri oluşturur. Bu, bulutların ve yoğunlaşmanın meydana geldiği aşamadır.
Çökeltme: Yoğunlaşan su damlacıkları veya buz kristalleri, bulutlardan düşerek yere ulaşır. Bu düşüş yağmur, kar, dolu, çisenti veya sulu kar gibi yağış şeklinde gerçekleşebilir.
Yağışın ardından, yeryüzündeki sular buharlaşır ve buhar yeniden atmosfere yükselir. Bitkilerden, topraktan, göllerden ve okyanuslardan buharlaşma gerçekleşebilir. Bu süreçler, suyun Dünya üzerinde sürekli olarak dolaşımını sağlar ve atmosfer döngüsü olarak adlandırılır. Atmosfer döngüsü, iklimi ve hava koşullarını etkileyen önemli bir doğal süreçtir ve yaşamın sürdürülebilirliği için hayati öneme sahiptir.
Ekstrem Atmosfer Örnekleri
Atmosferin bu kadar olaylı bir yapı olduğunu öğrendiğimize göre biraz da ekstrem koşulları olan gezegenlerin hava durumlarını inceleyelim:
WASP-76b - Bitmeyen Gök Gürültülü Fırtınalar: Yaklaşık 640 ışık yılı uzaklıkta bulunan bu ötegezegen, gündüz ve gece tarafları arasındaki aşırı sıcaklık farkıyla biliniyor. Gündüz saatlerinde sıcaklıklar 2400°C üzerine çıkabilir ve bu da atmosferde buharlaşmış metallerin oluşmasına yol açar.
55 Cancri e - Elmas Yağmurları: "Janssen" olarak da bilinen bu ötegezegen, Yengeç takımyıldızındaki bir yıldızın yörüngesinde dönüyor. Çalışmalar, gezegenin karbon açısından zengin bir bileşime sahip olabileceğini öne sürüyor ve bu da aşırı basınç ve yüksek sıcaklık nedeniyle atmosferine elmas yağabileceği hipotezine yol açıyor.
Gliese 1214 b - Süperkritik Akışkan Atmosfere Sahip Su Dünyası: Gliese 1214 b, Yılancı takımyıldızı yönünde yaklaşık 40 ışık yılı uzaklıkta bulunan bir süper dünya. Esas olarak su buharından oluşan yoğun bir atmosfere sahip olduğuna inanılıyor. Gezegenin yüzeyinde basınç ve sıcaklık o kadar aşırı ki, su "süperkritik akışkan" olarak bilinen bir durumda bulunuyor ve burada hem gaz hem de sıvı özellikleri sergiliyor.
Corot-7b - Aşırı Hava Durumu ve Erimiş Kaya Yağmurları: Corot-7b, Tekboynuz takımyıldızı yönünde yaklaşık 490 ışık yılı uzaklıkta bulunan, kayaları eritecek kadar yüksek sıcaklıklar da dahil olmak üzere aşırı koşullara sahip kayalık bir gezegen. Çalışmalar, atmosferinin buharlaşmış kaya içerebileceğini ve erimiş kaya yağmuru veya lav okyanusları gibi aşırı hava olaylarını deneyimlediğini ileri sürüyor.
HD 189733b - Süpersonik Rüzgarlar ve Cam Yağmuru: Aşırı rüzgarları ve atmosferindeki cam parçacıklarının oluşumuyla bilinen gaz devi bir ötegezegen. Gezegende 2 km/s varan hızlarda esen rüzgarlar yaşanıyor ve atmosferi, aşırı koşullar sırasında cam oluşturmak üzere ısıtılan silikat parçacıkları içeriyor.
Kepler-7b - Alüminize Parçacık Bulutları: Kepler-7b, Dünya'dan yaklaşık 1000 ışık yılı uzaklıkta bulunan sıcak bir Jüpiter. Alüminize parçacıklardan oluşan bulutların varlığından kaynaklandığına inandıkları alışılmadık derecede parlak atmosferiyle biliniyor. Bu bulutlar, gezegene düşen yıldız ışığının önemli bir bölümünü yansıtıyor ve bu da onu keşfedilen en yansıtıcı dış gezegenlerden biri yapıyor.
Kepler-13Ab - Titanyum Bulutları ve Aşırı Sıcaklık: Kepler-13Ab, Kuğu takımyıldızında yaklaşık 1.730 ışık yılı uzaklıkta bulunan sıcak bir Jüpiter. Gezegenin atmosferinin titanyum oksitten oluşan bulutlar içerebileceğini ileri sürülüyor.
OGLE-TR-56b - Süpersonik Rüzgar ve Yüksek Sıcaklık: OGLE-TR-56b, Karina takımyıldızı yönünde yaklaşık 5.000 ışıkyılı uzaklıkta bulunan sıcak bir Jüpiter. Hızları saniyede 3 kilometreye ulaşan süpersonik rüzgarlarıyla tanınıyor. Bu aşırı rüzgarlar, gezegenin 2.000°C aşan sıcaklığına katkıda bulunuyor ve bu da onu keşfedilen en sıcak ötegezegenlerden biri yapıyor.
Atmosfer Hakkında Genel Sorular
Atmosfer nedir, atmosfer ne demek, atmosfer olmasaydı ne olurdu, atmosfer kaç km, atmosfer katmanları ve özellikleri, atmosfer basıncı gibi sorularınıza uzun uzun cevap verdik. Şimdi bu kadar uzun bir yazının sonunda size daha pratik cevaplar vermek için kritik bulduğum soruları toplayıp burada cevaplamayı amaçlıyorum.
Atmosfer Kaç Kat?
Atmosfer; Troposfer, Stratosfer, Mezosfer, Termosfer ve Egzosfer ile 5 katmandan oluşur. Öte yandan spesifik olarak Gezegen Sınır Katmanı, Homosfer, Ozon Tabakası, Heterosfer ve İyonosfer ile 5 özel yan katmanları bulunur.
Dünya’daki Atmosfer Oksijen Oranı Nedir?
Dünya atmosferindeki oksijen oranı %21’dir.
Ayda Atmosfer Tabakası Var Mıdır?
Çok klasik bir soru olarak “Ayda atmosfer var mı?” cevabına şunu diyebiliriz: Bilim adamları uzun süre Ay'da atmosfer olmadığını düşünüyorlardı. Ancak son araştırmalar Ay’ın helyum, argon, neon, amonyak, metan ve karbondioksit içeren bir ekzosferi olduğunu ortaya çıkardı.
İklim Olaylarının Gerçekleştiği Atmosfer Katı Hangisidir?
İklim olaylarının gerçekleştiği atmosfer katı troposferdir çünkü su buharının çoğu orada bulunur.
Yıldız Kayması Denilen Meteorların Yandığı Atmosfer Katmanı Hangisidir?
Meteorlar ve uzaydan Dünya atmosferine giren diğer cisimlerin yanması ve parçalanması mezosferde gerçekleşir.
Jet Rüzgarlarının Meydana Geldiği Atmosfer Tabakası Hangisidir?
Jet rüzgarları yani kuvvetli hava aklımları, iklim olaylarının gerçekleştiği atmosfer katı olan troposferde gerçekleşir.
En Kalın Atmosfer Katmanı Hangisi?
Dünya atmosferinin en kalın katmanı troposferdir çünkü atmosfer basıncı en fazladır.
En Ince Atmosfer Katmanı Hangisi?
Dünya atmosferinin en ince katmanı termosferdir çünkü atmosfer basıncı en düşüktür.
Atmosfer Güneşin Zararlı Işınlarından Bizi Korur Mu?
Evet, özellikle ozon tabakası sayesinde Dünya'ya ulaşan Güneş'in zararlı ultraviyole (UV) ışınlarının bir kısmını emilir ve yer yüzeye ulaşmasını önler.
Sıvının Buhar Basıncının Atmosfer Basıncına Eşit Olduğu Anda Ne Başlar?
Sıvının buhar basıncının atmosfer basıncına eşit olduğu anda, sıvının kaynama noktasına ulaşmış oluruz. Bu durum, sıvının buharlaşma hızının, atmosfer basıncının etkisiyle artarak sıvı yüzeyinden çıkan buhar moleküllerinin geri dönüşünü önleyecek kadar yüksek olduğu bir noktadır. Bu nedenle, sıvının artık buharlaşma oranı atmosfer basıncı ile dengededir ve kaynama başlar.