Uzay veya feza; gezegenlerin, galaksilerin, yıldızların ve diğer gök cisimlerini barındıran, sonsuz olduğu düşünülen ama kesin bir kanıya varılamamış olan alana verilen isimdir. Madde ve enerjiden oluşan bu alanın kendine has fizik kuralları bulunur.
Klasik fizikte, fiziksel uzay genellikle üç doğrusal boyutta düşünülür. Modern fizikçiler genellikle uzayı, zamanla birlikte, uzay-zaman olarak bilinen sınırsız dört boyutlu bir sürekliliğin parçası olarak görürler. Evren ve uzay kavramları ne anlama gelmektedir? Size uzayla ilgili ilginç bilgiler vermek için buradayım. Hadi boşluğa dalalım!
İçindekiler
Uzay Nasıl Bir Yer?
Uzay, -270,45°C sıcaklığı ile aşırı soğuk bir yer. Bu aslında uzayın temel sıcaklığı, yani kendi doku alanının sıcaklığı. Bazı bulutsular veya yıldızlar, çıkardıkları enerji yüzünden çevrelerini ısıttığı için uzayın her yeri aynı sıcaklıkta değil.
Ayrıca uzayın kendine has kuralları olduğu için Dünya’dan oldukça farklı çalışır. Uzay, “katı vakum” halindedir yani ortamda çok az atom veya molekül vardır ve bu sebeple basınç çok düşüktür. Uzayın “mükemmel vakum” olabilmesi için tam bir hiçlik halinde, hiçbir şey barındırmaması gerekiyor. Yani biri size "Uzay nasıl bir yer, biliyor musun?" diye sorduğunda o kişiye akabinde "Kendisi soğuk ve neredeyse bir hiç, alanını donatan gök cisimleriyle mucizevi bir yer." diyebilirsiniz.
Uzayda Neler Var?
Uzay nedir sorusunu cevapladık, uzay nasıl bir yer onu da anlattık. Peki uzayda neler var? Bu sonsuzlukta elbette çok fazla şey var ve ne komiktir ki uzayı okyanuslarımızdan daha fazla keşfettik. İşte uzayda neler var kısa listesi:
Gezegenler | Yıldızlar |
Galaksiler | Nebulalar (Bulutsular) |
Kara Delikler | Süpernova Patlamaları |
Asteoritler | Meteorlar |
Doğal Uydular | Yapay Uydular |
Süpernova Kalıntıları | Potansiyel Dünya Dışı Yaşam |
Radyasyon | Ultraviyole Işınları |
39 Tane Element | Uzay İstasyonları |
Karanlık Madde | Karanlık Enerji |
Evren Nasıl Oluştu?
Çoğu bilim insanı, evrenin oluşumunu Big Bang (Büyük Patlama) ile açıklıyor. Büyük Patlama Teorisine göre evren 13.8 milyar yıl önce yoğun ve sıcak bir noktanın (tekilliğin) patlaması sonucunda oluştu ve genişlemeye başladı.
Uzayı Oluşturan Maddeler Neler?
Uzay; %68.3 karanlık enerjiden, %24 karanlık maddeden, %4.6 hidrojen, helyum, plazma, nötrinolar, radyasyon ve gazlardan oluşur.
Evren ve Uzay Nedir, Ne Değildir? Bilmeniz Gerekenler
Evrenin nasıl oluştuğunu ve “uzay nedir?” sorusunu hızlıca cevapladığımıza göre şimdi sırada uzay ve hakkında sorularınızı cevaplamak var.
Evren Ne Kadar Büyük?
Gözlemlenebilir evren 94 milyar ışık yılı büyüklüğündedir. Bilim insanları, evrendeki en uzak cisimlerin arasında 47 milyar ışık yılı olduğunu buldular. Bu da gözlemlenebilir evrenin yarı çapının 47 milyar ışık yılı olduğunu gösteriyor.
Gözlemlenebilir Evrene Gitmek Ne Kadar Sürer?
Gözlemlenebilir evren, Dünya’dan 46.5 milyar ışık yılı, yani 28,5 gigaparsecs uzaklıkta. Dünya’dan ışık hızında ayrılsanız bile gözlemlenebilir evrene ulaşmanız yaklaşık 93 milyar yıl sürer.
Evren Sonsuz Mu?
Peki uzayın sonu varmı? Evrenin sonsuz olduğu konusu tartışmaya açık bir konu. Bazı bilim insanları, uzayın mükemmel bir şekilde düz olduğunu düşündüklerinde sonsuz olabileceğini söylüyor. Öte yandan, gözlemlenebilir uzayın ötesinde ne olduğu kesin olmadığı için uzayın sadece çok büyük olduğu da düşünülüyor.
Şu anda gözlemlenebilir evren 94 milyar ışık yılı uzunluğunda olduğu biliyoruz ancak bunun ötesi var mı yok mu bir soru işareti.
Evrenin Genişlediğinin Kanıtı Var Mı?
Evet, 1923’te Edwin Hubble’ın yaptığı bir araştırma, bir galaksi bizden bizden ne kadar uzaksa, uzaya doğru o kadar hızlı çekiliyor gibi göründüğünü keşfetti. Bu, evrenin her yöne doğru eşit şekilde genişlediği anlamına gelir.
Evrenin Genişleme Hızı Ne Kadar?
Evrenin genişleme hızı için kesin bir cevap olmasa da evrenin saniyede 67.5 km hızla her yerinden eşit bir şekilde genişlediği düşünülüyor.
Evrenin Merkezi Neresi?
Evren sürekli olarak genişlediği için teorik olarak sonsuz olarak düşünülür. Bu nedenle bir merkezi yoktur. Konuyu birazcık daraltırsak eğer ışığın bize ulaştığı noktaya kadar görebildiğimiz evrende, yani gözlemlenebilir evrende, Dünya'yı evrenin "merkezi" olarak kabul edebiliriz. Ancak bunu varsaymak çok da doğru olmaz.
Evrenin Şekli
Evrenin şeklinin düz olduğu savunulur. Bilim insanları bunu anlamak için Cosmic Microwave Background’un (CMB - Kozmik mikrodalga arkaalan ışınımı) sıcaklık dalgalanmalarını incelediler. Bunun sonucunda evrendeki pozitif ve negatif enerjinin eşit olduğunu, yani birinin daha yüksek veya az olması nedeniyle herhangi bir eğim olmadığını buldular. Eşitsizlik olsaydı, evrenin “kumaşı” bükülürdü. Buna destek olarak, evrenin izotropik, yani nereden bakılırsa bakılsın aynı göründüğünü savunan bilim insanları da var. Bir A4 kağıdına bakmak gibi düşünebilirsiniz.
Ayrı olarak Genel göreliliğe göre uzay zaman, Einstein denklemi adı verilen ve maddenin uzay zamanı nasıl büktüğünü açıklayan bir denkleme uymak zorunda olan 4 boyutlu bir nesnedir.
Uzayda Ses Yayılır Mı?
Hayır, uzayda ses yayılamaz. Ses, mekanik bir dalgadır ve yayılması için bir ortamın varlığı gereklidir. Uzayın vakum halinde olması hava olmadığı anlamına gelir ve sesler havadaki molekülleri titreştirerek ilerlediği için uzayda yayılamazlar.
Uzaya Kıyafetsiz Çıkarsak Ne Olur?
10-15 saniye içinde bayılırsınız ve 90 saniye içinde oksijensizlikten ölürsünüz. Uzay bir vakum olduğu için ilk olarak ciğerlerinizdeki bütün hava çekilir. Vücudunuzdaki oksijen genişler ve şişmeye başlarsınız ancak deriniz yeterince elastik olduğu için patlamazsınız.
Bu sırada sıfıra yakın basınçta olduğunuz için sıvıların kaynama noktası düşer ve vücut sıvılarınız kaynamaya başlar. Gözlerinizin ve dilinizin yüzeyi yanmaya başlar. Daha sonra donmaya başlarsınız ve 12-26 saat sonra kaskatı kesilirsiniz. Herhangi bir yıldız sizi yakmaz veya bir şeye çarpmazsanız milyonlarca yıl uzayın boşluğunda süzülebilirsiniz.
İnsan Evrende Yaşayan Tek Akıllı Canlı Türü Mü?
Bunun cevabı hepimiz için büyük bir gizem. Konu hakkında çeşit çeşit teoriler var ancak hiçbiri kanıtlanmış değil. En popülerlerinden biri insanoğlu evrendeki ilk ve tek bilinci olan yaşam formu olduğu.
Ayrıca Mars’taki “mantarlar”, ALH84001 meteorundaki fosil solucanlar, Mars Viking robotu deneyi, “Wow!” sinyali ve Tabby Yıldızı uzayda yalnız olup olmadığımız konusunda yeterli kanıtlara sahip değiller.
Uzayda Yaşam Teorileri
Evrende ya da Dünya dışı varlıkların olup olmadığı tartışmasız şimdilik sonu gelmeyen bir ikilem. Konu hakkında en ünlü soru, 1950’de İtalyan-Amerikan Fizikçi Enrico Fermi’den gelmiştir: “Peki herkes nerede?”. Fermi paradoksu ya da “Büyük Sessizlik” adı altında toplandılar. Öyle ki, şimdiye kadar bu soruya cevap vermek için sayısız teoriler atıldı ve hepsi hala “boşlukta” asılı duruyorlar.
Bilmeniz gereken bütün Dünya dışı akıllı yaşam teorileri:
Sayısız Galaksinin Varlığı | Evrende sayılamayacak kadar çok gezegen ve yıldız varken bunlardan birinde akıllı yaşam formu olmaması mantıksız değil. Ancak şimdiye kadar hiçbir işaret gözlemlenemediği için ispatsız bir teori. |
Büyük Filtre Teorisi | Akıllı uygarlıkların ortaya çıkmasını ve hayatta kalmasını engelleyen bazı aşılmaz zorluklar veya "filtreler" olabileceğini öne sürer. Paradoks, bu filtrelerin yaygın olması ve dolayısıyla çoğu uygarlığın yıldızlararası iletişim noktasına ulaşmasını engellemesi durumunda ortaya çıkar. |
Hayvanat Bahçesi Hipotezi | Dünya dışı varlıkların insanlardan haberdar olduklarını, ancak iletişim kurmak yerine sadece gözlemlemeyi tercih ettiklerini savunur. |
Nadir Dünya Hipotezi | Karmaşık yaşam için uygun koşullara sahip Dünya benzeri gezegenlerin evrende son derece nadir olduğunu savunur. |
Kendi Kendini Yok Etme Hipotezi | Gelişmiş uygarlıkların yıldızlararası iletişim kuramadan önce kendi kendilerini yok etme eğiliminde olduklarını öne sürer. |
Yıldızlararası Seyahat Zorlukları | Eğer yıldızlar arasında seyahat etmek son derece zor ya da masraflıysa, dünya dışı uygarlıklara dair neden kanıt görmediğimizi açıklayabilir. |
Zamanlama Hipotezi | Galakside başka akıllı uygarlıklar var olmuş, ancak varlıklarının bizimkiyle çakışmamış olması. Bizim varlığımızdan çok önce ya da sonra ortaya çıkmış ve yok olmuş olabilirler. |
Teknolojik "Sessiz Bölgeler" | Bazı gelişmiş uygarlıkların potansiyel düşman varlıkların dikkatini çekmemek ya da kendi güvenliklerini korumak için kasıtlı olarak uzaya tespit edilebilir sinyaller yayımlamaktan kaçınmaları. |
Galaktik Yaşanabilir Bölge | Bir galakside yaşamın ortaya çıkması ve sürdürülebilirliği için koşulların uygun olduğu bölgeyi ifade eder. Büyük Sessizlik teorisinin bazı varyasyonları, Dünya'nın akıllı uygarlıkların nadir olduğu veya hiç olmadığı bir bölgede bulunabileceğini öne sürmektedir. |
Teknolojik Aşkınlık | Bazı ileri medeniyetlerin biyolojik veya fiziksel ötesi bir duruma geçerek geleneksel iletişim ve algılama biçimlerini geçersiz kılabileceğini öne sürer. |
Kısaca insanlar tarafından çeşitli evren teorileri ortaya atılmış ancak herhangi bir dünya dışı yaşam kanıtımız olmadığı için hiçbiri ispatlanamamıştır. Eğer teknolojik gelişmelerimiz hızlı bir şekilde ilerlemeye devam ederse belki günün birinde uzaylıların varlığı gerçek mi sorusuna cevap bulabiliriz.
Evrenin Sonu Nasıl Olacak?
Evrenin kaderi yoğunluğuna göre ölçülebilir. Uzay genişlemeye devam ettiği için yoğunluğu yavaş yavaş azalıyor ve bu sebepten ötürü sıcaklığı da zamanla azalıyor. Evrenin sonunun nasıl geleceği hakkında teoriler spekülasyonlara dayalı ve astronomi camiası her geçen gün yeni keşiflerde bulunuyor. Bu nedenle sunulan hipotezlerin bir gün revizyondan geçeceği kesin.
Evrenin sonunun nasıl geleceği hakkında teoriler:
Büyük Donma (Isı Ölümü) | Yaygın olarak kabul gören teoridir. Evrenin karanlık enerji nedeniyle hızlanan bir oranda genişlemeye devam edeceğini öne sürer. Genişledikçe, galaksiler birbirinden uzaklaşacak, evren daha soğuk ve karanlık hale gelecek. Sonunda evren, tüm maddenin eşit olarak dağıldığı ve iş için daha fazla enerjinin bulunmadığı maksimum entropi durumuna ulaşacaktır. |
Büyük Çöküş | Evrenin genişlemesinin eninde sonunda tersine döneceğini ve evrenin kendi içine çökeceğini öne sürer. Tüm madde ve enerjinin sıcak, yoğun bir duruma dönüştüğü dehşet verici bir olayla sonuçlanacaktır. |
Büyük Yırtılma | Karanlık enerjinin zaman içinde gücünü artırmaya devam edeceğini öne sürer. Sonuç olarak, eninde sonunda o kadar güçlü hale gelecektir ki sadece galaksileri ve yıldızları değil, atomları ve atom altı parçacıkları bile parçalayacaktır. |
Büyük Sıçrama | Evrenin sonsuz bir genişleme ve daralma döngüsünden geçtiğini öne sürer. Evren maksimum boyuta ulaştıktan ve daralmaya başladıktan sonra yeni bir Büyük Patlama olacak ve döngüyü yeniden başlayacak. |
Vakum Bozunması | Evrenin sahte bir vakum durumunda var olduğunu ve bir noktada daha düşük enerjili gerçek bir vakum durumuna geçebileceğini öne sürer. Bu geçiş ışık hızında yayılacak ve bildiğimiz evreni etkili bir şekilde yok edecek. |
Kozmik Kötümserlik | Gözlemlerimizin evrenin sınırları ile sınırlı olması nedeniyle evrenin nihai kaderini asla tam olarak anlayamayabileceğimizi öne sürer. Bu görüşe göre evrenin gerçek kaderi sonsuza dek bizim erişimimizin ötesinde. |
Evreni Nasıl Keşfediyoruz?
Kayıtlı ilk astronomi çalışmaları milattan önce 1000’li yıllarda Asur-Babiller’de bulundu ve günümüze kadar durmaksızın (Orta çağ Avrupası için aynı şeyi söyleyemeyiz) araştırmalara devam edildi. Peki insanoğlu evreni keşfetmeyi nasıl başladı? İşte tarih boyunca uzayı ve evreni keşfetmek için yapılanlar:
İlkel Gözlemler | Spektroskopi |
Teleskoplar | Bilgisayar Simülasyonları |
Uydular | Laboratuvar Deneyleri |
Uzay Görevleri | Uzay İstasyonları |
Uzay Araçları | Uzay Araçları |
Uzay Hakkında Çalışma Yapan Ülkeler
Dünyadaki 70’den fazla uzay ajansının sadece 16’sı bir fırlatma gerçekleştirebilirken sadece 7’si Ay veya Mars gibi uzayın derinliklerine sonda gönderme kabiliyetine sahip. Ayrıca sadece 3 ajansın insanlı uçuş gerçekleştirebileceği de bilinmekte. İşte uzay hakkında gelişmiş çalışmalar yapan ülkeler:
Ajans | Fırlatma Kabiliyeti | Uzay Sondası | İnsanlı Uçuş |
NASA / USSF (Amerika) | X | X | X |
ROSCOSMOS (Rusya) | X | X | X |
CNSA / CMSA (Çin) | X | X | X |
ESA (22 Avrupa Ülkesi) | X | X | X |
ASI (İtalya) | X | X | |
ISRO (Hindistan) | X | X | |
JAXA (Japonya) | X | X | |
CNES (Fransa) | X | | |
ASA / NSPA (Avusturalya) | X | | |
AEB (Brezilya) | X | | |
ISA (İran) | X | | |
ISA (İsrail) | X | | |
KENSA (Kenya) | X | | |
KARI / KASI (Güney Kore) | X | | |
NADA (Kuzey Kore) | X | | |
SSAU (Ukrayna) | X | | |
Ayrıca Rusya 13 Eylül 1959'da Luna 2 uzay aracı ile Ay'ın yüzeyine ilk varan ülke olsa da 20 Temmuz 1969'da Apollo 11 görevi ile Neil A. Armstrong, Michael Collins ve Edwin E. Aldrin Jr. Ay'a ilk ayak basan kişiler olarak tarihe geçmişlerdir.
Konu Türkiye Uzay Ajansına (TUA) gelecek olursa, 9 Şubat 2021’de yapılan Cumhurbaşkanı konuşmasında 2023’ün sonunda Ay’ın yüzeyine sert iniş gerçekleştirecek hibrit bir roket planı duyuruldu. Ancak 29 Eylül’de paylaşılan bir haberde bu hedefin 2026’ya ertelendiği belirtiliyor.
"Uzay nedir, uzay nasıl bir yer, uzayda neler var, uzayda hayat var mı, biz uzayda yaşayabilir miyiz, uzayın bir başlangıcı bir sonu var mı?” gibi sorularınıza Galaksi Gezgini olarak güzelce cevap verebildiysem ne mutlu bana. Bu uçsuz bucaksız boşluğa doğru yolculuğumuz daha yeni başlıyor! Sırada Dünya'nın atmosferinden kaçıp gezegenler, yıldızlar, bulutsular, süpernova patlamaları, kara delikleri görmek ve ışık hızına ulaşmaya çalışmamız var! Uzay hakkında ilginç bilgiler öğrenmeye devam etmek istiyorsan aşağıdaki yazılarım seni bekliyor!